‘Sigara ve alkol ağız kanserine sebep olabilir’

Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Işık Kahraman, ağız kanseri ile ilgili bilgi verdi. ‘Ağız kanseri’ teriminin, kansere dönüşme riski taşıyan lezyonları (örneğin, beyaz yahut kırmızı lekeler) ve direkt kanserli hücreleri kapsadığını işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, en yaygın çeşidinin ise ağız içindeki yüzeysel skuamöz hücrelerden kaynaklanan oral skuamöz hücreli karsinom olduğunu söz etti.

‘SİGARA VE ALKOLÜN TIPKI ANDA TÜKETİMİ RİSKİ ARTIRIYOR’

Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, ağız kanserinin neden olduğu ve risk faktörleri hakkında ise şu bilgileri paylaştı: “Ağızda makus huylu hücrelerin olağandışı büyümesi ve çoğalmasının esas nedenleri yaşlanma, sigara ve alkol kullanımı, zayıf bağışıklık sistemi, makûs beslenme ve genetik yatkınlık üzere faktörlerdir. Ayrıyeten, ağız içinde oluşan kimi lezyonlar (örneğin, beyaz yahut kırmızı lekeler) kansere dönüşebilir. Sigara ve alkol; bilhassa ikisinin tıpkı anda tüketimi ağız kanserinin en yaygın sebeplerindendir.”

ABD’deki Ulusal Kanser Enstitüsü (National Cancer Institute) datalarına nazaran, ağız boşluğu ve yutak kanseri, tüm yeni kanser hadiselerinin yüzde 2,9 ‘unu ve kanser ölümlerinin yüzde 2’sini oluşturduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, “Türkiye’de ise Sıhhat Bakanlığı’nın 2018 bilgilerine nazaran, ağız ve yutak kanserleri erkeklerde 2.263 olay ile 100.000 şahısta 4,9 oranında, bayanlarda ise 1.103 olay ile 100.000 şahısta 2,2 oranında görülmüştür” dedi.

‘DUDAKLAR, YANAKLAR VE LİSANDA ÇOK SERTLİK YA DA YUMUŞAKLIK RİSKLİ’

Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, ağız kanserlerinin belirtilerini ise şöyle sıraladı: “Ağız kanserinin belirtileri ortasında ağız içi dokularda uzun mühlet geçmeyen beyaz yahut kırmızı lekeler, güzelleşmeyen yaralar, uzun müddet devam eden lenf bezi şişlikleri yer alır. Ayrıyeten, dudaklarda, yanaklarda, damakta yahut lisandaki dokularda meydana gelen kıvam değişiklikleri; çok sertlik ya da çok yumuşaklık üzere durumlar da ağız kanserine işaret edebilir. Bu belirtilerin fark edilmesi halinde derhal bir uzmana başvurulması değerlidir.”

‘SÜREKLİ DUDAK VE LİSANI ISIRMAK AĞIZ KANSERİNİ TETİKLEYEBİLİR’

Şüpheli bir lezyon görüldüğünde kesin teşhis için biyopsi yapılmasının en kıymetli adım olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, “Biyopsi sırasında alınan doku örneği laboratuvarda incelenerek, kanserli hücreler olup olmadığı belirlenir. Şayet hasta biyopsiyi reddederse yahut biyopsi imkânı yoksa, sitolojik testler de süreksiz bir tahlil olarak kullanılabilir, fakat bu testlerin doğruluk oranı biyopsiye nazaran düşüktür” sözlerini kullandı.

Ağız sıhhati için ağız bakımında nelere dikkat edilmedi gerektiğini aktaran Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, “Düzenli diş fırçalama ve diş ipi kullanımıyla ağız hijyenine dikkat edilmesi, sistemli diş doktoru denetimlerine gidilmesi büyük değer taşır. Keskin kenarlara sahip eski dolgular, kaplamalar, kırık dişler; daima yanak içini, dudakları, lisanı ısırmak- çiğnemek üzere alışkanlıklar ağız mukozasında kronik bir hasara sebep olarak kanser riskini arttırabilir” biçiminde konuştu.

‘ERKEN TEŞHİS EDİLEN HADİSELERDE CERRAHİ KÂFİ OLABİLİR’

Son olarak ağız kanserinde tedavi yolları hakkında bilgiler paylaşan Dr. Öğr. Üyesi Kahraman, “Ağız kanseri tedavisinde temel yol, kanserli lezyonların cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Cerrahi süreçlerin yanı sıra, kanserin evresine nazaran radyoterapi ve kemoterapi de tedavi seçenekleri ortasında yer alır. Tedavi planı tümörün boyutu, yayılım durumu ve hastanın genel sıhhat durumu üzere faktörlere nazaran belirlenir. Erken teşhis edilmiş hadiselerde cerrahi çoklukla kâfi olurken, ileri evre hadiselerde cerrahiyi radyoterapi ve kemoterapi ile desteklemek gerekebilir” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

(DEMİRÖREN HABER AJANSI)

Kaynak: Gazete Duvar