61 yaşında 70 bini aşkın kitabı var: Konutunu kütüphaneye dönüştürdü

Henüz ortaokul çağındayken babasına özenerek kitap okuma alışkanlığı kazanan Yaman, daha sonra eline geçen parayla kitap satın almaya başladı. Yıllarca kitap alan Yaman, biriktirdiği binlerce kitapla ferdî kütüphanesini oluşturdu.

Zamanla yaşadığı meskeninde kitapların koruması ve bakımında zorlanan Yaman, kütüphanesini Melikgazi ilçesindeki öteki bir meskene taşıdı.

İşinden arta kalan vakitlerini kütüphanesinde geçiren, araştırmacı ve akademisyenlerle kitaplarını paylaşan Yaman’ın kütüphanesinde 70 bini aşkın kitap bulunuyor.

Kitap tutkunu Faruk Yaman, AA muhabirine, Türkiye’nin en büyük özel kütüphanesinin sahibi olduğunu söyledi.

Yaman, uygun bir okuyucu olan babasının 10 bin kitabını kendisine miras bıraktığını söz etti.

Çevresindeki akranları ve ağabeylerinin kitap okuduğunu, kendisinin de bu yüzden alışkanlık kazandığını anlatan Yaman, çok sayıda kitabının olduğunu, kitaplarını koruma etmekte zorlandığını lisana getirdi.

Yaman, yıllarca müzayedelere katılarak ve sahaflardan kitap aldığını, kentle ilgili çok düzgün bir kütüphaneye sahip olduğunu belirterek, kütüphanesinde epey kıymetli ve nadide yapıtların bulunduğunu kaydetti.

“BURASI ADETA KİTAP TAHTASI GİBİ”

Evin mutfak, salon ve odalarından adeta kitap fışkırdığına dikkati çeken Yaman, kütüphanesinin kapısının yalnızca tarihçi, araştırmacı ve akademisyenlere açık olduğunu söyledi.

Kitaplarının kendisi için en büyük zenginlik kaynağı olduğunu lisana getiren Yaman, şöyle konuştu:

“Bu kadar kitabı ne yapabilirsiniz? Ben bunları satamam. Kitaplar benim gözüm, kulağım üzere. Benim ömür stilim bu. Buraya gelenler ‘kitap kokuyor” diyorlar. Sahaflara girdiğinizde de bu kokuyu alırsınız. Burası adeta kitap tarlası üzere. Ben bir defa çok zenginim, 3 çocuğum tahsil yaptı. Annem babamla yaşadım, memnun bir ailem var. Maddi açıdan en büyük varlığım kitaplarım. Kitaplarım için yurt dışından 7 ülkenin kültür ataşesi geldi. Bundan âlâ zenginlik mi olur. Bu bakış açısıyla Kayseri’de en varlıklı benim. Spor, pul koleksiyonculuğu yahut müzik de hobim olabilirdi. Türkiye’de çok az ve sıkıntı bir işi yapıyorum.”

Evin bir odasını yalnızca Kayseri ile alakalı kitap ve dokümanlara ayırdığını, bunlar içerisinde kütüphanelerde bile olmayan birtakım yapıtların olduğunu ileri süren Yaman, kentin tarih ve geçmişine ışık tutan yapıtlara gözü üzere baktığını söyledi.

Kitaplarının daha âlâ korunması için çeşitli tedbirler aldığına işaret eden Yaman, “Bu yapıtların geleceğe aktarılmasındaki en büyük endişemiz, tehlikemiz sıçan ve haşere olduğu kanaatindeyim. Burada Osmanlı dokümanlarının ve kitapların birçoğu yumurta kağıdından yapılmıştır. Yumurta kağıtları onlar için mükemmel bir yiyecek. Bunun için de her türlü güvenlik ve ilaçlama tedbirini aldım. Haşereye karşı ilaçlar doğal tabletler halinde olduğu üzere elektronik koruyucular da var. Bu ortada bulunduğum dairede 16 iç kamera var. Bunların bilgisayarı ve interneti aylık masrafı oluyor. Haşereye karşı ilaçlamaya yıllık 3-4 bin lira harcıyorum.” diye konuştu.

Yaman, kitapların geçmişle bağ kuran en büyük kültürel hazine olduğunu tabir ederek, Türkiye’deki birçok sahaf ve müzayedecinin kendisini tanıdığını belirtti.

Bu vakte kadar binlerce kitap okuduğunu anlatan Yaman, “Şu yaşıma kadar okuduğum kitap sayısını bilmiyorum, bilemem de. Zaten her kitabı okumam da mümkün değil. Bazen bir kitabın belli kısımlarını okuyorum fakat lise ve üniversite yıllarımda birçok kütüphaneye giderdim. Kayseri hakkında aşağı üst gitmediğim bir kütüphane yok. Türkiye’deki sahaf ve müzayede salonları bilhassa benim Kayseri’yle alakalı evrak ve eser topladıklarımı bildikleri için beni ararlar.” sözlerini kullandı.

Yaman, kütüphanesinin paklığı ve tasnifini kendisinin yaptığını, en büyük mutluluğunun kütüphanesine gelen dostlarıyla kitaplar ortasında sohbet etmek olduğunu kelamlarına ekledi.